YARATICI DRAMA EĞİTİMİNİN SOSYAL BECERİLERİ GELİŞTİRMEYE ETKİSİ
Çağdaşeğitim yaklaşımları, öğrencilere bilgiyi nasıl depolayacaklarından çok onlara
nasıl ulaşacaklarını öğreten anlayışı eğitim sisteminin temeline almayı gerekli
kılmaktadır. Bu durum bilginin öğrencinin bizzat kendisi tarafından
keşfedilmesine imkân veren birçok öğrenme modelleri ve öğretim yöntemlerinin
gelişimini sonuç vermiştir. Günümüzde, bireyi öğrenme sürecinde etkin kılan,yaparak
ve yaşayarak öğrenmesine olanak sağlayan, kendini gerçekleştirmesine ve
yaratıcı, üretken bir birey olmasına kısaca bireyin tüm yönleriyle gelişmesine
katkıda bulunan bir yöntem olarak görülen yaratıcı drama kullanılmaya
başlanmıştır.
Eğitimdeyaratıcı drama; doğaçlama, rol oynama v.b. tiyatro ya da drama
tekniklerinden yararlanılarak bir grup çalışması içinde bireylerin, bir
yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir
davranışı, eski bilişsel örüntülerinin yeniden gözden geçirildiği “oyunsu” süreçlerde
anlamlandırılması, canlandırılmasıdır . Eğitim ve öğretimde dramanın işlevi oldukça
önemlidir. Drama, oyun anlamında kullanılmakta ise de eğitimde bir öğretim
yöntemi olarak uygulanmasının amacı duyuşsal, bilişsel ve davranışsal yetileri
geliştirmektir. Drama ekinsel gelişim, özgüven, kendini tanıma, yaratıcılık,
eleştirel bakış, kendini aşma, problem çözme ve çözüm yolları üretme gibi
nitelikleri kazandıran etkili bir yoldur.
Eğitimdedramanın bir yöntem olarak kullanılması çağdaş insanın toplumsal ilişkilerini düzenlemesine,
kendisini tanımasına, üretmesine ve varlığını sergilemesine olanak
sağlamaktadır.
Yaratıcı drama
aracılığıyla olaylar ve durumlarla bunların arasındaki bağlantılar kolayca
öğrenilebilir. Yaratıcı drama dolaylı yoldan anlatılır, bu nedenle başkalarının
davranışlarını ve insanın kendi davranışlarını emin bir mesafeden gözleme
imkânı vardır. Bugünün sorunları, geçmiş ve gelecekte araştırılabilir. Dramada
bir durum somut, aynı zamanda soyut ifadelerle keşfedilir. Olayların yaşanarak
gelişmesini içeren aktif bir yöntemdir. Böylece unsurları somutlaştırarak
durumu açıklığa kavuşturur. Sosyolojik bir perspektiften bakıldığında bireyler,
sadece kendileri değil, içinde yaşadıkları toplumun geçmişi, şimdiki zamanı,
geleceği ve aynı zamanda insanlık hakkında da daha derinlemesine bilgi sahibi
olabileceklerdir.
Heathcote,
yaratıcı dramanın asıl cevherinin topluluk halinde yapılmasında olduğuna
inanmıştır.
Oyuna dayalı bir
grup çalışması olarak drama, öğrencilerin farklılıklarını toplumsal bir ifadeyle
bir araya getirmelerini, birleştirmelerini sağlar. Katılımcılar kendi deneyimlerini
ve bakış açılarını diğerlerine karşı test ederler ve nerelerde farklı
olduklarını, hangi konularda benzeştiklerini görürler. Bu yolla ait olma
duygusunun yanı sıra başkalarıyla rahat ve sağlıklı ilişkiler kurma yönünde de
önemli beceriler kazanılmış olur.
Eğitimde
drama, yetkin ellerde katılımcıya, zihinsel, fiziksel ve duygusal katılım
yoluyladramatik bir ortamda var olma olanağı sunacaktır. Bu ortam, kendi potansiyelini
fark etme, kendini ifade etme, yaratıcılık gelişimi, kendini başkalarının
yerine koyarak düşünebilme gibi becerilerin gelişimine önemli bir katkı
sağlamasının yanı sıra, belki de en önemlisi içinde yer alan bireyleri mutlu edecektir
.
Yaratıcıdrama yönteminin, bireyin toplumsallaşmasında önemli katkılarının olduğu
söylenebilir.
Toplumsallaşmanın sağlanmasında sosyal beceriler önemli bir yer tutmaktadır.
Sosyal beceri kavramı, birçok araştırmacı tarafından tanımlanmıştır. İçinde
bulunulan sosyal ortama uygun davranma yeteneği olarak tanımlanan sosyal
beceriler, kişinin olumlu ya da olumsuz duygularını uygun bir şekilde
anlatabilmesini, kişisel haklarını savunabilmesini, gerektiğinde başkalarından yardım
isteyebilmesini, kendisine uygun olmayan istekleri geri çevirebilmesini
kolaylaştırma konusunda önemli rol oynamaktadır. Sosyal beceriyi, çevreden
olumlu pekiştireç sağlayan veya devam ettiren kişiler arası ilişki durumlarında
kullanılan öğrenilmiş davranışlar olarak görmektedir. Sosyal becerileri,
kişilerin başkaları ile olumlu etkileşimleri
başlatmaları ve sürdürmeleri için önemli davranış elemanları olarak
tanımlamaktadır.
Diğer
taraftan Cartledge ve Milburn (1983) sosyal becerileri; “başkaları ile
etkileşimde olumsuz tepkileri önleyen ve olumlu tepkilerin verilmesine olanak
tanıyan, sosyal olarak uygun görülen, amaca yönelik sosyal bağlama bağlı olarak
değişiklik gösteren ve ayrıca duruma özgü olan davranışlar” olarak
tanımlamaktadırlar.
Yukarıda verilen
tanımlar incelendiğinde sosyal beceri, kişiler arası ilişkilerde sosyal bilgiyi
alma, çözümleme
ve anlamanın yanı sıra uygun tepkilerde bulunma, hedefe yönelik ve sosyal
bağlama göre değişen, hem gözlenebilir hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal
ögeleri içeren ve öğrenilebilir davranışlar olarak anlaşılmaktadır.
Sosyal
ve kişisel gelişim eğitim sistemimizin yazılı hedefleri arasında yer alsa da,
uygulama dahedeflerin çoğunlukla rekabet ve akademik başarı üzerinde odaklandığı
görülmektedir. Oysa bireylerin şiddet, yabancılaşma ve sosyal izolasyon gibi
sorunlarla etkin şekilde başa çıkabilmeleri için sosyal davranış ve
becerilerinin gelişmesi gereklidir.
Öğretmen
bütün sınıfı içeren faaliyetler organize ederken, dersi öğrenciyi aktif kılacak
şekilde plânlarken, grup etkinliklerini organize ederken, beklenmeyen bir durumda
ya da plânların bozulması halinde ortama ayak uydururken sosyal kontrol
becerilerine gereksinme duyar. Öğretmenin, öğrencinin kişisel problemleri ve
endişeleriyle ilgilenirken duyuşsalve sosyal yönden duyarlılığı ön plâna çıkar.
Duyuşsal yönden duyarlı olan öğretmen, öğrencilerin içinde bulunduğu dönemin kültürünü
anlar ve ona göre davranır. Gelişmeye açık etkin bir öğretmen öğrencilerin
duygularına değer verir, onların olumlu benlik kavramı
geliştirmelerine yardımcı olur. Öğrencilerin sözel ve sözel olmayan tepkilerine
değer verir ve dinler. Öğretmenlerin dinleyici ve ilk iletişimi kuran kişi
olarak adlandırılan rolü duyuşsal ve sosyal yönden duyarlı olmasını gerektirir.
Öğrenci ve diğer personelle iyi iletişim kurabilmesi, duyuşsal ve sosyal yönden
anlatımcı ve duyarlı olması ile ilgilidir.
Etkili
öğretmenlerde bulunması gereken bilgi ve beceriler konusunda değişik listeler
görmek
olasıdır.
Örneğin; Reed ve Bergman'ın öne sürdüğü etkin öğretmen özellikleri
incelendiğinde bu özelliklerin çoğu öğrenilebilir, öğretilebilir ve
değerlendirilebilir özelliklerdir. Öğretmen yetiştiren kurumlarda yapılmaya
çalışılan işte bu öğretilebilir, öğrenilebilir ve değerlendirilebilir bilgi ve becerileri
öğretmen adaylarına kazandırmaya çalışmaktadır. Öğretmen adaylarında bulunması
gereken roller konusunda üç alan belirlenmektedir. Bu alanlar sırasıyla; Organizasyon-plânlama
ve öğretim yaklaşımları, Meslekî profesyonellik ve Sosyal beceriler olarak
sıralanmıştır.
Hızla
değişen toplumsal yapı ve kuralların, öğrencilerin kendilerine ve çevreye
uyumlarını zorlaştırmakta olduğu, eğitim sistemimizde akademik öğrenmeye ağırlık
verildiği, öğretimin çoğunlukla aktarma yoluyla yapıldığı göz önüne alındığında
eğitimin temel amaçlarından olan sosyalleşmenin ikinci planda kaldığı dikkati
çekmektedir. Yaratıcı drama yöntemi bireylere yaparak ve öğrenme olanağı
sağladığı için sosyal becerilerin de bu yolla bireylere kazandırılmasında uygun
öğretme yöntemlerinden biri olarak görülmektedir. Yaratıcı drama yönteminin
bireylerin sosyal gelişimine ve sosyalleşme
düzeyine etkisini belirlemeye yönelik çalışmaların yapılmış olduğu
görülmektedir. Ancak bu çalışmalarda yaratıcı dramanın sosyal becerilerin
kazanımında etkisinin olup olmadığı, öğretim programları içinde, herhangi bir
ders kapsamında, içerikle birlikte incelenmemiş, doğrudan sosyal gelişimle
ilgili yaratıcı drama programı uygulanmıştır.