30 Ocak 2016 Cumartesi

YARATICI DRAMA EĞİTİMİNİN SOSYAL BECERİLERİ GELİŞTİRMEYE ETKİSİ

YARATICI DRAMA EĞİTİMİNİN SOSYAL BECERİLERİ GELİŞTİRMEYE ETKİSİ

                                                  *MEB ÖZEL ANTALYA REPLİK SANAT EĞİTİMLERİ KURUMU

Çağdaşeğitim yaklaşımları, öğrencilere bilgiyi nasıl depolayacaklarından çok onlara nasıl ulaşacaklarını öğreten anlayışı eğitim sisteminin temeline almayı gerekli kılmaktadır. Bu durum bilginin öğrencinin bizzat kendisi tarafından keşfedilmesine imkân veren birçok öğrenme modelleri ve öğretim yöntemlerinin gelişimini sonuç vermiştir. Günümüzde, bireyi öğrenme sürecinde etkin kılan,yaparak ve yaşayarak öğrenmesine olanak sağlayan, kendini gerçekleştirmesine ve yaratıcı, üretken bir birey olmasına kısaca bireyin tüm yönleriyle gelişmesine katkıda bulunan bir yöntem olarak görülen yaratıcı drama kullanılmaya başlanmıştır.


Eğitimdeyaratıcı drama; doğaçlama, rol oynama v.b. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak bir grup çalışması içinde bireylerin, bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerinin yeniden gözden geçirildiği “oyunsu” süreçlerde anlamlandırılması, canlandırılmasıdır . Eğitim ve öğretimde dramanın işlevi oldukça önemlidir. Drama, oyun anlamında kullanılmakta ise de eğitimde bir öğretim yöntemi olarak uygulanmasının amacı duyuşsal, bilişsel ve davranışsal yetileri geliştirmektir. Drama ekinsel gelişim, özgüven, kendini tanıma, yaratıcılık, eleştirel bakış, kendini aşma, problem çözme ve çözüm yolları üretme gibi nitelikleri kazandıran etkili bir yoldur.

Eğitimdedramanın bir yöntem olarak kullanılması çağdaş insanın toplumsal ilişkilerini düzenlemesine, kendisini tanımasına, üretmesine ve varlığını sergilemesine olanak sağlamaktadır.
Yaratıcı drama aracılığıyla olaylar ve durumlarla bunların arasındaki bağlantılar kolayca öğrenilebilir. Yaratıcı drama dolaylı yoldan anlatılır, bu nedenle başkalarının davranışlarını ve insanın kendi davranışlarını emin bir mesafeden gözleme imkânı vardır. Bugünün sorunları, geçmiş ve gelecekte araştırılabilir. Dramada bir durum somut, aynı zamanda soyut ifadelerle keşfedilir. Olayların yaşanarak gelişmesini içeren aktif bir yöntemdir. Böylece unsurları somutlaştırarak durumu açıklığa kavuşturur. Sosyolojik bir perspektiften bakıldığında bireyler, sadece kendileri değil, içinde yaşadıkları toplumun geçmişi, şimdiki zamanı, geleceği ve aynı zamanda insanlık hakkında da daha derinlemesine bilgi sahibi olabileceklerdir.

Heathcote, yaratıcı dramanın asıl cevherinin topluluk halinde yapılmasında olduğuna inanmıştır.
Oyuna dayalı bir grup çalışması olarak drama, öğrencilerin farklılıklarını toplumsal bir ifadeyle bir araya getirmelerini, birleştirmelerini sağlar. Katılımcılar kendi deneyimlerini ve bakış açılarını diğerlerine karşı test ederler ve nerelerde farklı olduklarını, hangi konularda benzeştiklerini görürler. Bu yolla ait olma duygusunun yanı sıra başkalarıyla rahat ve sağlıklı ilişkiler kurma yönünde de önemli beceriler kazanılmış olur.

Eğitimde drama, yetkin ellerde katılımcıya, zihinsel, fiziksel ve duygusal katılım yoluyladramatik bir ortamda var olma olanağı sunacaktır. Bu ortam, kendi potansiyelini fark etme, kendini ifade etme, yaratıcılık gelişimi, kendini başkalarının yerine koyarak düşünebilme gibi becerilerin gelişimine önemli bir katkı sağlamasının yanı sıra, belki de en önemlisi içinde yer alan bireyleri mutlu edecektir .

Yaratıcıdrama yönteminin, bireyin toplumsallaşmasında önemli katkılarının olduğu
söylenebilir. Toplumsallaşmanın sağlanmasında sosyal beceriler önemli bir yer tutmaktadır. Sosyal beceri kavramı, birçok araştırmacı tarafından tanımlanmıştır. İçinde bulunulan sosyal ortama uygun davranma yeteneği olarak tanımlanan sosyal beceriler, kişinin olumlu ya da olumsuz duygularını uygun bir şekilde anlatabilmesini, kişisel haklarını savunabilmesini, gerektiğinde başkalarından yardım isteyebilmesini, kendisine uygun olmayan istekleri geri çevirebilmesini kolaylaştırma konusunda önemli rol oynamaktadır. Sosyal beceriyi, çevreden olumlu pekiştireç sağlayan veya devam ettiren kişiler arası ilişki durumlarında kullanılan öğrenilmiş davranışlar olarak görmektedir. Sosyal becerileri, kişilerin başkaları ile olumlu etkileşimleri başlatmaları ve sürdürmeleri için önemli davranış elemanları olarak tanımlamaktadır.



Diğer taraftan Cartledge ve Milburn (1983) sosyal becerileri; “başkaları ile etkileşimde olumsuz tepkileri önleyen ve olumlu tepkilerin verilmesine olanak tanıyan, sosyal olarak uygun görülen, amaca yönelik sosyal bağlama bağlı olarak değişiklik gösteren ve ayrıca duruma özgü olan davranışlar” olarak tanımlamaktadırlar.

         Yukarıda verilen tanımlar incelendiğinde sosyal beceri, kişiler arası ilişkilerde sosyal bilgiyi
alma, çözümleme ve anlamanın yanı sıra uygun tepkilerde bulunma, hedefe yönelik ve sosyal bağlama göre değişen, hem gözlenebilir hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal ögeleri içeren ve öğrenilebilir davranışlar olarak anlaşılmaktadır.

Sosyal ve kişisel gelişim eğitim sistemimizin yazılı hedefleri arasında yer alsa da, uygulama dahedeflerin çoğunlukla rekabet ve akademik başarı üzerinde odaklandığı görülmektedir. Oysa bireylerin şiddet, yabancılaşma ve sosyal izolasyon gibi sorunlarla etkin şekilde başa çıkabilmeleri için sosyal davranış ve becerilerinin gelişmesi gereklidir.

Öğretmen bütün sınıfı içeren faaliyetler organize ederken, dersi öğrenciyi aktif kılacak şekilde plânlarken, grup etkinliklerini organize ederken, beklenmeyen bir durumda ya da plânların bozulması halinde ortama ayak uydururken sosyal kontrol becerilerine gereksinme duyar. Öğretmenin, öğrencinin kişisel problemleri ve endişeleriyle ilgilenirken duyuşsalve sosyal yönden duyarlılığı ön plâna çıkar. Duyuşsal yönden duyarlı olan öğretmen, öğrencilerin içinde bulunduğu dönemin kültürünü anlar ve ona göre davranır. Gelişmeye açık etkin bir öğretmen öğrencilerin duygularına değer verir, onların olumlu benlik kavramı geliştirmelerine yardımcı olur. Öğrencilerin sözel ve sözel olmayan tepkilerine değer verir ve dinler. Öğretmenlerin dinleyici ve ilk iletişimi kuran kişi olarak adlandırılan rolü duyuşsal ve sosyal yönden duyarlı olmasını gerektirir. Öğrenci ve diğer personelle iyi iletişim kurabilmesi, duyuşsal ve sosyal yönden anlatımcı ve duyarlı olması ile ilgilidir.



          Etkili öğretmenlerde bulunması gereken bilgi ve beceriler konusunda değişik listeler görmek
olasıdır. Örneğin; Reed ve Bergman'ın öne sürdüğü etkin öğretmen özellikleri incelendiğinde bu özelliklerin çoğu öğrenilebilir, öğretilebilir ve değerlendirilebilir özelliklerdir. Öğretmen yetiştiren kurumlarda yapılmaya çalışılan işte bu öğretilebilir, öğrenilebilir ve değerlendirilebilir bilgi ve becerileri öğretmen adaylarına kazandırmaya çalışmaktadır. Öğretmen adaylarında bulunması gereken roller konusunda üç alan belirlenmektedir. Bu alanlar sırasıyla; Organizasyon-plânlama ve öğretim yaklaşımları, Meslekî profesyonellik ve Sosyal beceriler olarak sıralanmıştır.

Hızla değişen toplumsal yapı ve kuralların, öğrencilerin kendilerine ve çevreye uyumlarını zorlaştırmakta olduğu, eğitim sistemimizde akademik öğrenmeye ağırlık verildiği, öğretimin çoğunlukla aktarma yoluyla yapıldığı göz önüne alındığında eğitimin temel amaçlarından olan sosyalleşmenin ikinci planda kaldığı dikkati çekmektedir. Yaratıcı drama yöntemi bireylere yaparak ve öğrenme olanağı sağladığı için sosyal becerilerin de bu yolla bireylere kazandırılmasında uygun öğretme yöntemlerinden biri olarak görülmektedir. Yaratıcı drama yönteminin bireylerin sosyal gelişimine  ve sosyalleşme düzeyine etkisini belirlemeye yönelik çalışmaların yapılmış olduğu görülmektedir. Ancak bu çalışmalarda yaratıcı dramanın sosyal becerilerin kazanımında etkisinin olup olmadığı, öğretim programları içinde, herhangi bir ders kapsamında, içerikle birlikte incelenmemiş, doğrudan sosyal gelişimle ilgili yaratıcı drama programı uygulanmıştır.







23 Ocak 2016 Cumartesi

YARATICI DRAMA ANTALYA: YARATICI DRAMA ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUĞUN GELİŞİM ALA...

YARATICI DRAMA ANTALYA: YARATICI DRAMA ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUĞUN GELİŞİM ALA...: YARATICI DRAMA ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUĞUN GELİŞİM ALANLARINA ETKİLERİ  *MEB ÖZEL REPLİK SANAT EĞİTİMLERİ KURUMU -ANTALYA Drama, eğitim ...

YARATICI DRAMA ANTALYA: EYVAH ! ÇOCUĞUM KENDİNİ İFADE EDEMİYOR...

YARATICI DRAMA ANTALYA: EYVAH ! ÇOCUĞUM KENDİNİ İFADE EDEMİYOR...: EYVAH! ÇOCUĞUM KENDİNİ İFADE EDEMİYOR !!! * Meb Özel Replik Sanat Eğitimleri Kurumu - Antalya Dil edinimi, çocuklar doğar doğmaz b...

EYVAH ! ÇOCUĞUM KENDİNİ İFADE EDEMİYOR...



Dil edinimi, çocuklar doğar doğmaz başlayıp, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Ancak bu süreç yaşamın ilk yıllarında daha yoğun ve hızlı, daha sonraki yıllarda ise daha yavaştır.  Çocuklar, herhangi bir dilin konuşulduğu ortama doğarlar ve çevrelerinde konuşulan dilin harekete geçirdiği doğuştan getirdikleri dil edinim yeteneği sayesinde dili edinirler. Bir dilin edinimi yaşamın ilk 6 yılında büyük ölçüde tamamlanır.  Çocuğun yaşam koşulları, aile içi iletişim ve edinilen dilin özellikleri gibi etmenler, bu sürecin doğasını belirler.


            Yakın çevre edinilen dili yapılandırmada çok önemlidir. Çocuklarda dil edinim becerileri ilk olarak onlara bakanlardan duydukları şarkılar, oyunlar, hikâyeler ve sesleri dinleyerek gelişir. İlerleyen süreçte çocukların çevresinde gördüğü diğer insanları taklit etmesi, diğer çocukların oyunlarına katılması ve başkaları ile iletişim kurması ile bu beceriler gelişmeye devam eder. Bu edinim çocukların dili kullanması, sözcüklerin, seslerin ve dil yapılarının farkındalığını kazanması ile güçlenir. Bundandır ki öğretmenler küçük yaştaki çocukların dil becerilerini oyun ve yaratıcı drama gibi etkinliklerle destekleme fırsatına sahiptirler.

            Dil kazanımını en iyi şekilde geliştirme ve eğitme ortamı “doğal” ortamdır. Okul öncesi dönemi çocuğu inin en uygun doğal ortam, kendisinin doğrudan katıldığı, oluşturduğu “oyun” ortamı gelişim ve eğitim açısından büyük önem taşır. Dil kullanımını gerektiren eğitimde gerçeğe benzer ortamlar yaratılan, dil kullanımını çeşitlendiren YARATICI DRAMA etkinliğidir.  Yaratıcı drama, “doğal” (gerçeğe yakın) ortamlarıyla, iletişim becerileri ve dil gelişimi için çocuğa katkı sağlar. Canlandırmalar sırasında çocuklar anlaşılmak için birbirlerini dinlemeye ve daha dikkatli konuşmaya ihtiyaç duyarlar. Bu durum çocukların doğal bir şekilde ses tonlarına, diksiyonlarına, konuşma hızlarına dikkat ederek uygun konuşma alışkanlıkları kazanmasını sağlayabilir.

Yaratıcı dramanın bu özelliği dikkate alındığında konuşma eğitimi için çocuklara konuşma egzersizi yapma şansı verir. Aynı zamanda çocukların süreç içerisinde bir dev, prens, kraliçe, yaşlı bir adam, öğretmen, anne, bebek, doktor, bir hayvan gibi çeşitli rollere girmesi onları farklı konuşma çeşitleri ile tanıştırabilir.

            Yaratıcı drama, sadece çocukların ifade şekillerini değil sözcük dağarcıklarının gelişimini de destekleyen bir etkinliktir. Yaratıcı drama sürecinde çocuklar daha önce bilmedikleri yeni bir konu ile karşılaşabilir. Bu ilk deneyim, çocukların süreç içerisinde ilk defa karşılaştıkları bu sözcükleri sık sık kullanarak yeni sözcükler öğrenmelerini sağlayabilir. Soyut sözcüklerin kullanımında da yaratıcı drama oldukça etkilidir.

            Yaratıcı drama, sözel dilin yanında sözel olmayan öğelere de yer vererek, konuşmaya derinlik ve anlam kazandırır. Yaratıcı drama uygulamalarında, “-mış gibi” durumu yaratma ve ifade etme yaratıcı dramanın bir parçası olarak konuşmanın doğal olarak oluşmasını sağlatacaktır.


            Yaratıcı drama sürecinde çocuklar kendilerini bireysel ya da grubun bir üyesi olarak ifade edebilirler. Çocuklardan istenilen sadece bilişsel olarak değil, duygusal ve sosyal olarak ta kendilerini ifade etmeleridir. Yaratıcı drama içerisine çocukların belirlenen hedef doğrultusunda tüm konuşma türlerini denemeleri mümkündür. Yaratıcı drama ile çocuklar herhangi bir yerde, herhangi bir kişiyle, herhangi bir zamanda konuşma şansına sahiptirler.  Yaratıcı drama da nereden başlanacağını seçerek sonra ne olacağını belirlemek çocuğun söyleyeceği şeye bağlıdır. Buna bağlı olarak çocuk gelişen olay ve problemler hakkında bilgi vererek etkin olarak konuşmaya katılacaktır.  Yaratıcı drama ayrıca çocukların düşünmelerini sağlamak ve yaşadıkları dünya ile ilgili soru sorma yeteneklerini geliştirmek açısından da önemli bir fırsattır. Yaratıcı drama sayesinde öğretmenin tek yönlü monologundan çocuklarla diyaloga geçilir, dinleme gelişir, yaratıcı dramadaki çember şeklindeki oturma düzeni çocukların birbirini görmesini sağlayarak iletişimi güçlendirir. 

YARATICI DRAMA ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUĞUN GELİŞİM ALANLARINA ETKİLERİ


YARATICI DRAMA ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUĞUN GELİŞİM ALANLARINA ETKİLERİ
Drama, eğitim ve öğretimde yepyeni bir oluşumdur. Ezbere ve bilgi yığmacasına dayalı bir eğitim dizgesinde birey, çeşitli uygulamaların yaptırımlarından kurtulamamakta, bilgiyi arayarak, paylaşarak bulamamaktadır. İşte bu nedenle drama bir eğitim dizgesi için önemli bir gereksinmedir.
Yaratıcı drama, küçük çocukların oyunlarında görülen katılımcının sanatsal duyarlılığını, kendisi, başkaları ve dünya hakkındaki bilincini artıran ve her çocuğun hayal gücünü geliştiren bir öğrenme aracıdır. Yaratıcı drama, bir grup etkinliğidir. Öğrenme sürecine çocuğun etkin şekilde katılabilmesi için, duyularını, düş gücünü, imgeleme yetisini devreye sokar.
Okul öncesi dönemde çocukta ilk dramatik öğrenme taklit etme ile başlamaktadır. Çocuklar, hayali ve gerçek yaşantılar ile davranışları arasında fiziksel ve bilişsel bağlantılar kurabildikçe, taklit becerileri gelişmekte ve oyuna dönüşmektedir. Oyun, çocuk eğitiminde yadsınamaz bir öneme sahiptir. Yetişkinlerin düşündükleri gibi boş vakit geçirme değil, çocuklar için en doğal öğrenme ortamıdır. Çocukların yanlış yapma, eleştirilme korkusu olmadan kendilerini en iyi şekilde ifade edebilmelerini sağlar.
Drama etkinlikleri uygulanırken takip edilen 4 süreç vardır. Bunlar; ısınma, kaynaştırma, uygulama ve değerlendirmedir. Yaratıcı drama çalışmaları sırasında kullanılan pek çok teknik vardır. Bunlar, pandomim, rol oynama, doğaçlama, hikâye oluşturma ve dramatizasyondur.
Yaratıcı drama etkinlikleri, çocuğun bilişsel becerilerinin gelişimini doğrudan desteklemektedir. Drama etkinlikleri sırasında çocuklar düşündüklerini yaşantıya dönüştürmektedir.
Çocuklar farklı yaşantılar sırasında değişik çözüm yolları üretme imkânı bulurlar. Drama, çocuğa kendi hareketleri yoluyla zengin yaşantılar sunduğu için zihinsel gelişime katkı sağlar. Çocuk kendisini drama yoluyla başkasının yerine koyarak gerçek hayatta yapamadıklarını ya da özlediği ve yeniden yaşamak istediği olayları hayal gücünü kullanarak tekrardan yaşar.
Hayal gücü, zihinsel canlandırma olayıdır. Çocuk, gerçekte görülmeyen bir varlığı, nesneyi hayal etme yoluyla zihinsel işlemler yaparak onu hissetmeye, ona dokunmaya, tadını almaya, koklamaya çalışır. Bu durum zihinsel egzersiz yapma olayıdır.
Çocuklar drama etkinlikleri sırasında kendilerine sunulan günlük yaşamları ile ilgili problemleri farklı şekillerde yeniden yaşarlar. Böylece problem çözme becerileri desteklendiği gibi olaylara farklı bakış açılan geliştirmesi sağlanmaktadır.

Yaratıcı drama etkinlikleri ile çocuklar, düşünme, konuşma, dinleme ve anlama becerilerini kazanmaktadırlar. Çocuklar, dil becerilerini yaratıcı drama çalışmaları sırasında grupla kurduğu etkileşim sonucunda doğal yollarla geliştirmektedir. Drama etkinlikleri sırasında çocuk, sözel iletişimi başlatarak, çeşitli durumlarda hayali karakterlerle karşılıklı diyaloglar kurar, doğal etkinlikler sayesinde çocuk sesinin tonunu, yüksekliğini, alçaklığını ve hızını ayarlayabilir.
Drama, oyuna benzeyen, gerçeğe yakın ortamda çocuk, belirli bir rolü oynarken, role ilişkin, sözlü ve sözsüz olarak gösterdiği davranışlar, onun iletişim ve dil davranış repertuarını zenginleştirir. Yeni kavramlar öğrenme imkanına sahip olurlar.
Dramanın, sadece sözel değil, sözel olmayan iletişim becerilerini de geliştirdiği savunulmaktadır. Çocukların drama çalışmaları içinde etkin olduğu sözel ve sözel olmayan dili çok etkin şekilde kullandığı görülür. Çocuklar, bu etkinliklerde yer alırken, düşünme, konuşma, dinleme, anlatma ve birbirleriyle iletişim kurma becerilerini de kazanır.
Çocuğun sosyalleşmesinde çevresindekilerle özellikle de arkadaşları ile ilişkileri son derece önemlidir. Çocuk grup içerisinde işbirliği, paylaşma, dayanışma, başkalarına saygı duyma vb. öğrenir.
Drama, tanım olarak, kendi içerisinde sosyalleşmeyi barındırmaktadır. Çeşitli etkinliklerin özelliğine göre tartışan, konuşan, olayları yaşayan, gözleyen ve yaratan çocuk, sosyal iletişimin temellerini sağlamlaştırır. Bu nedenle sosyal iletişime etkisi olmayan drama etkinliği yok denebilir.
Drama, bir grup çalışması olması nedeniyle bulunduğu ortama göre duyarlı olmayı, birbirlerini kabul etmeyi, paylaşmayı öğretir. Böylece bireyin hem kendine hem de başkalarına güven duygusu gelişir. Çocuklar, drama sayesinde çeşitli sosyal farklılıklara rağmen birlikte oynama ve başarmanın hazzını tadarlar böylece işbirliği yapma becerileri gelişir.
Çocuk, yaşamında dile getiremediği sorunların, grup içinde başkaları tarafından da yaşandığını anlamakta ve diğerlerinin yaşadığı farklı sorunları dinleyerek kendini ifade etme ve başkalarını daha iyi anlama, empati kurma becerilerini arttırmaktadır.



Çocuklar, yaratıcı drama etkinlikleri sayesinde duygularını serbestçe ortaya koyma imkânı bulurlar. Olumlu veya olumsuz duygularını rahatça yaşadıkları için içsel gerginlikten kurtulmaktadırlar.
Drama, bireyin her alanda kendini tanımasına imkân sağlar. Bu durum çocuğu duygusal yönden rahatlatır. Şöyle ki, drama etkinlikleri ile çocuk iç dünyasını yansıtarak, arkadaşları ile kaynaşmakta, gruba katıldığı andan itibaren bastırılmış duygularını dışa vurduğu için de rahatlamaktadır.
Drama katılımcıları zihinsel olarak taklit ederek, duygularını geniş ölçüde ifade edebilirler. Drama etkinlikleri sırasında katılımcılar, başkahraman ve diğer karakterlerin karşılaştıkları bir durum tasarlayabilirler ve onların nasıl hissettiklerini hayal edebilirler. Çocukta empati duygusunun gelişmesinin en rahat ve uygun ortamı, drama çalışmalarıdır.
Özellikle rol oynama etkinlikleri, çocukların olaylara başkalarının gözüyle bakmalarını böylece onları daha iyi anlamalarını sağlamaktadır. Drama, grup etkileşimini arttırdığından, çocuğun duygularını başkaları ile paylaşmasına, başkalarının duygularını anlamasına yardımcı olmaktadır. Bu sebeplerden dolayı özellikle erken çocukluk döneminde, Dramanın duygusal gelişime çok önemli katkıları vardır.
Okul öncesi dönemde çocuklar günlük yaşamları ile ilgili kendilerini etkileyen tüm olayları, her zaman sözel olarak dile getirmeyebilirler. Bazı durumlarda yaşadıkları korkuları, kaygıları, üzüntüleri ya da mutlulukları ifade eden duygularını oyunlarında vücut hareketleriyle kolaylıkla anlatabilmektedirler.
Yaratıcı dramanın çocukların duygu ve düşüncelerini hareketleri ile dışa vurmalarını sağladığından rahatlatıcı etkisi bulunmaktadır. Drama etkinliklerinde özellikle yaratıcı hareket ve danslar, duyguların bedensel yolla ifade edilmesine olanak sağladığından bu konuda ayrıca önem taşımaktadır. Bu etkinlikler sırasında çocuklar zihinlerinde canlandırdıklarını, diledikleri gibi hareket veya dansla anlatırlar.
Drama saatinin uygulandığı sırada öğrenci gözlediği ve yaşadığı olayları değişik rollerle canlandırırken; tedirginliklerini, endişelerini, korkularını, sevinç ve özlemlerini çeşitli vücut hareketleri ile anlatmaya çalışır. Bu öğrenciye veya bireye vücudunu koordineli bir şekilde istediği amaca uygun olarak kullanma imkânı verir. Daha önceden öğrendiği kıvrılma ve dönme gibi temel hareket becerileri daha sonra yapılan drama çalışmaları ile geliştirilir. Böylece bireyin becerilerinin gelişiminde kendi vücudunun özelliklerini tanıyıp kullanmasına yardımcı olur.


Drama yoluyla eğitimde kullanılan nitelikli programlar sayesinde çocuklar, özbakım becerilerini direkt olarak geliştirebilme şansına sahiptirler. Genel olarak dramanın özbakım gelişim alanına katkılarını şu kriterlerde toplayabiliriz:
·          Kendini ve vücudunun parçalarını en doğal yolla tanımasını sağlamak,
·          Vücut parçalarının işlevlerini en doğal yolla öğrenmesini sağlamak (Bunun gerçekleşmesi için en doğal yol pandomim ve rol yapmadır),
·          Vücut parçalarının başka fonksiyonlar içinde kullanılabilmesine olanak sağlamak,
·          Günlük hayatı içinde kullanacağı çeşitli davranışları en doğru olarak kazanmasını sağlamak
Çocuğun kişiliğinin temellerinin atıldığı bu dönemde drama çalışmalarına sık sık yer verilmesi çocuğun tüm gelişim aşamaları açısından önemli ve gereklidir. Yaratıcı drama çocukların zihinsel duygusal, sosyal, psikomotor, dil özbakım becerilerini geliştirip desteklediğinden etkinlikler içerisinde yer almalıdır. Okul öncesi dönem çocukları için yaparak yaşayarak öğrenme modeli uygulandığında öğrenilenlerin kalıcılığı artmaktadır. Çocuklar etkinliğe direkt olarak katıldıklarında öğrenmeye istekleri artmaktadır. Yaratıcı drama çalışmaları da öğrencinin aktif olarak etkinliklere katıldıkları en önemli eğitim aracıdır. Bu çalışmalar sırasında öğrencinin motivasyonu artmaktadır. Eğitim ortamlarındaki drama etkinlikleriyle bireyler, ileri yaşamlarında karşılaşacakları birçok sorunla yüz yüze gelerek, bu sorunlara çözüm yolları üretebilirler. Bütün bu nedenlere bağlı olarak okul öncesinde yaratıcı drama çalışmalarına önemli ölçüde yer verilmelidir.




MEB ÖZEL 
REPLİK SANAT EĞİTİMLERİ KURUMU
0242 243 23 58 - 0542 416 31 60